Dilekçede, gazetenin 9 Aralık’taki sayısında yer verilen, 6 yaşındaki kız çocuğuna istismar iddiasına ilişkin haberde, “mesnetsiz ve gerçek dışı iddialarla AK Parti’nin toplum nezdinde itibarının zedelenmek istendiği” ifade edildi.
“EYLEMİN FAİLİYMİŞ GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞTI”
Olayın gündeme geldiği ilk andan itibaren AK Parti yöneticileri ile hükümet mensuplarının gereken tepkiyi verdikleri belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Yargıya intikal eden konuda müvekkil parti adeta eylemin failiymiş gibi gösterilmeye çalışılarak, siyaseten yıpratılmak istenmektedir. Bu durum açıkça hukuka aykırıdır. Siyaset üstü, hassas bir mesele üzerinden atılan başlıkla olumsuz algı oluşturularak kamuoyu yönlendirilmek istenmiştir. Konuya ilişkin net tavrını ortaya koymuş ve bugüne kadar çocuk hakları bağlamında birçok reforma imza atmışken AK Parti’yi, ‘laiklik ilkesine aykırı hareket ederek ülkeyi karanlığa boğmakla’ itham etmek, en hafif tabiriyle itibar suikastıdır.”
Düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün ulusal ve uluslararası hukukta güvence altına alındığı hatırlatılan dilekçede, dava konusu haberin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği öne sürüldü.
“ANAYASA’YI İHLAL ETTİ”
AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları ile Yargıtay içtihatlarından örnekler verilen dilekçede, “Davalı tarafından haberde kullanılan ifadeler hiçbir şekilde haber alma, ifade ve düşünce özgürlüğü sınırları içerisinde olmayıp, açıkça kişilik hakkına tecavüz oluşturup manevi tazminat ödenmesini gerekli kılmaktadır. Davalı, Anayasa, Türk Medeni Kanunu ve uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan, kişinin maddi ve manevi değerlerinden oluşan toplum nezdindeki şeref ve haysiyetiyle saygınlığını korumaya yönelik hükümleri ihlal etmiştir.” görüşüne yer verildi.
Partinin siyasi pozisyonu ve toplumdaki konumu gereği manevi değerlerinin açıkça zarar gördüğü savunulan dilekçede, partinin kişilik hakları ve saygınlığına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle davalı gazetenin 100 bin lira manevi tazminata mahkum edilmesi talep edildi.