2023 yılı, Türkiye ekonomisinde farklı uçların yaşandığı bir sene oldu. Türkiye’yi yüksek enflasyona mahkum eden ve bir ödemeler dengesi krizine sürükleyen ‘Yeni Ekonomi Modeli’nden seçim sonrası keskin bir ‘u’ dönüşü ile vazgeçildi. Merkez Bankası’nın Hafize Gaye Erkan Başkanlığındaki yeni yönetimi, hane halkının satın alma gücünü hızla eriten enflasyonu kontrol altına almak için faizleri artırma kararı aldı. Ancak faiz artışının ekonomik büyümeyi aşağı çekmemesi için kademeli bir artış politikası tercih edildi. İktisatçı Prof. Dr. Şenol Babuşcu, Türkiye ekonomisinin 2023 yılı karnesini verirken, son altı ayda yeni ekonomi yönetiminin aldığı önlemlerin doğru ancak kademeli geçiş adı altında ürkek ve çekingen adımlarla yapılmaya çalışıldığını savundu.
EKONOMİK KAOS YAŞANDI
Gelişmiş ülkelerde son iki yılda kademeli geçiş uygulandığını hatırlatan Babuşcu, Türkiye’nin içinde bulunduğu ve krize doğru giden ağır sorunlu ekonomik ortamın, kademeli geçişten daha çok radikal ve kısa sürede etki gösterecek hızlı önlemleri gerektirdiğini ifade etti. Bu yapılmadığı için bugün aradan geçen altı aylık sürede pek bir gelişme sağlanamadığını belirten Babuşcu, “2023’ün ilk yarısı seçim ekonomisi ve yanlış politikalar ile birlikte tam bir ekonomik kaos şeklinde geçmiş, yılın ikinci yarısı ise doğru politikaların ürkek adımlarla atılmaya çalışıldığı bir dönem oldu” dedi.
TALEP DÜŞÜRÜLEMİYOR
Prof. Babuşcu, son 6 aydır uygulaan politikalarla enflasyonda istenilen ölçüde düşüş sağlanamadığına işaret ederek, bunun nedenlerini ise şöyle sıraladı: “Hane halkının talebinin yeterince düşürülemediği, kamu kesiminde zaten tasarruf nitelikli hiçbir şey yapılmadığı için kamunun mal ve hizmet talebi de son hızla devam ediyor. Bunların yanında geleceğe güven de halen sağlanamadı. Enflasyonun düşmesi için bütün ümidimizi 2024’ün ikinci yarısında oluşacak baz etkisine bağlamış durumdayız.”
Kaç kişi ‘kesinlikle evet’ cevabını verir?
Şu anki gidişata göre, iktidar mevcut politikaları destekliyormuş ve uzun süre devam ettirilecekmiş gibi bir ortam olduğunu ifade eden İktisatçı, Prof. Dr. Şenol Babuşcu, şöyle devam etti: “Ancak acaba kaç kişi yerel seçimler sonrası ve özellikle de 2024’ün ikinci yarısında bu politikalar devam ettirilir mi sorusuna ‘kesinlikle evet’ cevabı verebilir? Geçmiş sicilimizin bu anlamda bozukluğu ve tek adama dayalı yönetim sistemi bize bu güvensizliği veriyor. Ekonomi yönetiminin ve Merkez Bankası Başkanı’nın bir sabah kalktığımızda görevden alınmış ve çok farklı politikaların uygulanmaya başlanmış olma durumlarıyla karşılaşma olasılığımız hiç de az değil. Hem yurt içinde hem de yurt dışında duyulan güvensizliğin temel nedeni bu.”
KKM yavaş eriyor, tasfiyesi zaman alır
Seçim sonrası politika değişiklikleri ile zaman içinde tasfiye edilmesine yönelik cazibesini ortadan kaldırıcı alınan önlemlerle 3 trilyon TL’yi aşan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının en son 2.7 trilyon TL’nin altına indiğine de değinen Prof. Dr. Babuşcu, bu düşüşün olumlu gibi görünmekle birlikte düşüş hızının çok yavaş olduğunu ve bu nedenle tasfiyesinin çok uzun zaman alacağını söyledi. Dolayısıyla KKM 2024’te de devletin üzerinde bir yük olmaya devam edecek.