“anlatsam yarısında izin alıp gideceğiniz bir hikâyedir burası
burası dünya bizi nasıl kırdıysa öyle de gönlümüzü almamayı bildiği yerdir”
Canının sıkkın olduğu bir gün adisyon kâğıdının arkasına “Vakti Dolmuş Bir Yeminin Bitmeyen Şamatası” adlı ilk şiirini yazdığında, şair olacağını hayal etmemişti henüz. “Sevgili Huzursuzluğu” vardı ama onu nasıl yöneteceğini işte bu şiir yayınlandıktan sonra öğrendi. Bülent Parlak, şair, 43 yaşında, o yaşarken oldu her şey, bunun için dayanamadı belki de kalbi. “Evde geçirdiği kalp krizi sonucu”, evet tam da böyle bir sonuç yaşandı dün… Emanetini Hakk’a teslim etti. Üsküdar’da Atik Valide Camii’nde bugün öğle vaktini müteakip kılınacak cenaze namazının ardından, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecek.
Can sıkıntısından yazdığı şiirini Dergah dergisine yollamasaydı ve Mustafa Kutlu onun şiirini kapağa taşımasaydı belki de şair olmayacaktı. Kendisi de bir röportajında, “O gün şiirle olan diyaloğum başladı. O şiir yayınlanmasaydı ben hiç şiir yazamazdım” diye anlatmıştı. Yine başka bir mülakatında şair olmasaydın ne olurdun sorusuna ise “Rahat durmazdım, şiir beni sakinleştirdi” diye cevap vermişti.
TOKAT GİBİ KAPAKLAR
İlk sayıda “Yaşamak Sağlığa Zararlıdır” kapağıyla çıkan İzdiham dergisinin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni’ydi aynı zamanda. Dergiyi bilen bilir, her kapak sloganı yüksek bir haykırıştır.
2008’den beri çıkan dergi, reklam yayınlamaya da karşı. Hatta “Kıyamet kopma ihtimaline karşı abonelik faaliyeti” bile yapmıyor. Ellerine geçen parayı da ihtiyacı olan öğrencilere burs olarak veriyorlar. Dergi bir süre sonra yayınevini de kurdu. İzdiham Yayınları pek çok gence hikâye, deneme ve şiirlerini yayımlama fırsatı verdi. İlk yazılarını dergide yayınlayan genç kalemler, ilk kitaplarını da İzdiham Yayınları’ndan çıkarttı.
Her şey için çok mu geç
Malatya’da sekiz çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya gelmesi, 6 yaşında babasını, 19 yaşında annesini kaybetmesi elbette Bülent Parlak’ı şahsına münhasır yapan koşullardan en önemlileri. Parlak, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazansa da maddi zorluklardan dolayı bir sene okuyabildi. Daha sonra evlilik, çocuk derken, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni 7 senede bitirebildi. Okulu bitirdikten sonra otel alma, mobilya dükkanı işletme ve dershane açma gibi çeşitli teşebbüslerde bulundu fakat yürümedi.
Şiir yazmaya ilkokul yıllarında başlasa da üniversiteyi bitirene dek şiire sıcak bakmadı. Yıllar sonra ilkokul öğretmeninin teşviki ve sitemiyle yeniden şiirler yazmaya başladı. İlk şiirinin 2005’te Dergah dergisinde yayınlanmasından sonra, birçok şiir kaleme aldı. 2010’da, o zamana kadar Dergâh dergisinde yayımladığı şiirlerini, Sevgili Huzursuzluğum adlı şiir kitabında bir araya getirdi. 2012’de babasına ithafen yazdığı Yalnızlığın İcadı adlı deneme kitabını, 2014’te Ricakeş, 2018’de Her Şey İçin Çok Geç adlı şiir kitapları takip etti.